90 YILLIK BİR HALK ÖRGÜTÜ

Onurlu bir tarih, her mücadele döneminde kendini yenilen genç bir fidandır Halkevleri.

Halkevleri tarihtir; onurlu bir yürüyüşün aydınlık tarihi. Hiçbir baskıya boyun eğmeyen eşitlik, özgürlük, barış mücadelesinin tarihi.

Kitaptır, kütüphanedir, tiyatrodur, sanattır Halkevleri.

Gericiliğe, emperyalizme, faşizme karşı dimdik durmaktır; her kapatılışın ardından yeniden doğmaktır.  

Ve her yeniden doğuşta halklaşmak, halkın örgütü olmaktır.

Yüz binlerce insanın cezaevlerine atıldığı, işkencelerden geçirildiği, katledildiği, ilerici olan ne varsa 12 Eylül faşizminin terörüne maruz kaldığı bir ülkede dimdik durmaktır Halkevleri. Üyelerinin katledilmesine, cezaevlerine atılmasına, bütün mal varlıklarına el konulmasına rağmen yeniden yola koyulmaktır. Kentlerin yoksul mahallelerinde toplumsal muhalefetin çatısı olmaktır. Hayatın her alanının azgın bir liberal saldırıya maruz kaldığı, dayanışmanın, beraberliğin yok edilmek istendiği bir düzende halkın dayanışma ve muhalefet evleri olabilmektir.

90’lı yıllarda yürütülen kirli savaşa, faili meçhul cinayetlere, baskıya, faşizme karşı mücadelenin örgütlerinden biridir.

Neoliberalizmin en temel haklarımızı, eğitim, sağlık barınma hakkımızı piyasalaştırma saldırısına karşı “parasız eğitim, parasız sağlık” talebini yükseltmektir Halkevleri.

Bugün Halkevleri emperyalizmden bağımsız bir ülkede, bütün halkların eşit haklara sahip olarak yaşadığı bir ülke için mücadeledir. Onuru için, adalet, eşitlik için AKP faşizmine karşı ayaklanan milyonlarla birlikte, omuz omuza ön safta yürümektir karanlığın üstüne.

Haziran isyanında aramızdan aldıkları, onurumuz olan kardeşlerimizin anısını, mücadele bayrağını en yukarda tutmak için sokak sokak, meydan meydan mücadeleyi büyütmektir.

Eğitiminin yıllardır bir yandan ticarileştirilmesi, diğer yandan gericileştirilmesine karşı, 4+4+4 karanlığına karşı parasız, bilimsel, anadilde eğitim için mücadele eden öğretmenlerin, velilerin, öğrencilerin örgütüdür.

Sağlık hakkı için mücadeledir; sağlığın ticarileştirilmesine karşı hastanelerimize sahip çıkmaktır, her mahallede bir sağlık ocağı talebidir.

Kentsel dönüşüm adı altında yürütülen rant projelerinin alınterimizle yaptığımız evleri elimizden almasına karşı barınma hakkı mücadelesini yükseltmektir. Kentlerimizin, kamusal alanlarımızın yağmalanmasına dur demektir Halkevleri.

Halkevleri doğanın metalaştırılmasına, kar için yok edilmesine dur diyenlerin örgütüdür. Bazen HES projelerine karşıtı bir direniştir, kimi zaman termik santrale, zehir saçan madenlere karşı isyan, kimi zaman ise talan edilmeye çalışılan ormanların savunusu…

Erkek egemen düzene, şiddete, kadın cinayetlerine karşı kadınların omuz omuza verdikleri bir mücadele örgütüdür, kadın dayanışmasının adıdır Halkevleri.

Halkevleri binlerce çocuğun umutlu gülüşüdür; ülkenin dört bir yanında gerçekleştirdiği  parasız yaz okullarıyla bilimdir, sanattır.

Bazen büyük bir şenliktir, bazen mütevazı bir müzik dinletisi. Birçok yerde İşçi Filmleri Festivaliyle çıkar karşısınıza, bizim hikâyelerimizin anlatıldığı parasız, sponsorsuz bir festivalle.

Hayattan, mücadeleden emekli olmayan emeklilerin örgütüdür.

Engellilerin Engelli Hakları Meclisi’nde birleştikleri, engellilerin örgütüdür.

Halkevleri dayanışmadır, birliktir beraberliğin. Sözün yetkinin kararın üretenlerin olduğu bir ülke için mücadele ederken, bu ilkeyi bugünden kurmak, hayata geçirmektir. Halk demokrasisi inşa etme hedefidir.

Halkevleri cesarettir. Fırsatçının, fesatçının, hayının karşında duranların. Baskıya, zorbalığa boyun eğmeyenlerin, alınteriyle yaşayıp alınterine sahip çıkanların, çalmayanların, çalanlara meydan okuyanların örgütüdür.

Kısacası Halkevleri bağımsız, kardeşçe, eşitlik içinde yaşadığımız bir ülkenin kurulması için durmadan, yorulmadan yürümektir…

TARİHTEN BUGÜNE ÇINAR BÜYÜYOR

Halk ana kucağı Halkevleri’nde aydınlandı

82 yıl öncesinin eğitim, aydınlanma, sanat ve kültür örgütü Halkevleri, ülkenin dört bir yanına yüzlerce kütüphane, tiyatro salonu götürmüş, bu topraklara sağlam bir kök salmıştı. İlk kurulduğunda, dil, tarih ve edebiyattan güzel sanatlara, spordan müze koluna kadar dokuz dalda faaliyet yürüten Halkevleri, 1932 yılından ilk kez kapatıldığı 1951 yılına kadar 478 şube ve 4322 halkodası ile 10 milyon 73 bin 153 kişinin okuma yazma öğrendiği adres olmuştur.

1951’de dünya emperyalist sistemi yeniden şekillenip, Türkiye’nin ABD egemenliğindeki kapitalist kamptaki yeri belirlenirken Türkiye’de gericilik tırmandırılmaya başlanmıştır. Halkevleri kapatılmış, malvarlıkları talan edilmiş, kitapları yakılmış, tiyatro salonları yıkılmıştır, ancaktüm bunlara rağmen egemen sınıflar Halkevleri’nin bu topraklarda ektiği ilerici tohumları temizleyemediler. Halkevleri’nden yetişen yüzlerce aydın ve sanatçı ülkenin düşünsel ve sanatsal dünyasına kuşaklar boyu damgasını vurdu.

Halkevlerinin 2. Dönemi 1963–1980. Halkın bağımsız örgütü Halkevleri

Demokrat Parti iktidarıyla Halkevleri’nin birinci dönemi kapanırken, Halkevleri’nden yetişen “başı dik alnı ak” aydınlar ve emekçi halkın Halkevleri özlemi, 1963’te ikinci diriliş dönemini başlattı. Bu dönemde, devlet desteğinin olmadığı koşullarda, emperyalizme, gericiliğe ve faşizme karşı yükselen halk mücadeleleri Halkevleri örgütünü ayağa kaldıran ana dinamik oldu. Artık Halkevleri bağımsız bir demokratik kitle örgütü olarak tekrar büyüyordu.

Kent merkezlerinden mahallelere taşınan Halkevi şubeleri, toplumun derinliklerine kök salan örgütün halkın özgücünden beslenmesini sağladı. 1977 yılındaki kurultaya giderken Halkevlerinin şube sayısı %113 artarak 529’a ulaşmıştı. 1960 ve 70’lere damgasını vuran bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde Halkevleri, emekçi halkın önemli bir gücü olarak yer aldı. 2. Diriliş dönemindeki bu gelişmeler sayesindedir ki, ne 1971 darbesinde yaşanan tutuklamalar ve kapatma kararları ne de 12 Eylül faşizmi Halkevleri’ni bitirememiştir.

Öncelikle 12 Eylül 1980, ABD’li yetkililerin “bizim çocuklar başardı” dediği bir darbedir. Emperyalist sistemin ihtiyaçları doğrultusunda yeni liberal politikaların kurumsallaşması -24 Ocak kararlarının uygulanabilmesi- için yapılmış, yüz binlerce kişi hapse atılmış, işkencelerde yüzlerce insan öldürülmüş, birçok kişi yurtdışına kaçmak zorunda bırakılmış, onlarca kişi idam edilmişti. Dönemin TİSK (Türkiye İşverenler Sendikası) Başkanı Halit Narin’in “şimdiye kadar hep işçiler güldü şimdi sıra bizde” demesi boşuna değildi.

Aynı şekilde toplumsal yaşamın ilerici bütün unsurlarını tasfiye edip, Türk İslam senteziyle yeni kuşakları gericileştirme, apolitik bir toplum yaratma darbenin ana hedefleriydi. Bu doğrultuda Halkevleri kapatıldı, yöneticileri tutuklandı, tüm malvarlığına el konuldu.

Halkın muhalefet evleri olarak 3. Diriliş dönemi

Halkevleri, yargılama sürecinin ardından 1987’de beraat etmiş, Halkevciler kararın hemen ardından hemen çalışmalara başlayarak “3. diriliş dönemi” olarak da adlandırılan süreci başlatmışlardır. 1987–1990 yılları arası 12 Eylül’ün izlerinin silinme, el konulan mal varlıklarını geri alma mücadelesiyle geçmiştir. Ancak ne 12 Eylül’ün etkisini silmek ne de el konulan, talan edilen malları geri almak mümkün olmamıştır.

Halkevleri 1932–1951 yılları arası 478 Halkevi ve 4322 Halkodasına, 1963–1980 arası sayıları bini bulan Halkevi şubesi ve 333 Halkodasına sahipken, 1987 yılında İstanbul’da 18, Ankara’da 6 şube olmak üzere toplam 24 şube ile çalışmalarına başlamış, tam anlamıyla yeniden küllerinden doğmuştur.

Neoliberal saldırganlığa karşı halkın hakları için mücadeleye…

1980 darbesinden 7 yıl sonra, Halkevciler yeniden yola koyulan Halkevciler için koşullar daha zor, imkânlar daha kısıtlı ancak mücadele içerisinde edinilen birikimler çok daha fazlaydı. 2. Diriliş döneminde pekişen bir halk örgütü olma özelliği, her türlüğü olanaksızlığı, zorluğu, baskıyı yenmek için yeterli inanç, kararlılık ve gücü beraberinde getiriyordu.

3. Diriliş döneminde temelini yoksul mahallelere atan Halkevleri, 1980 karanlığını dağıtan emek ve demokrasi hareketi içerisinde özgün bir yeri temsil etmeye, “Halkın Muhalefet Evleri” olarak anılmaya başlandı.

1990’larda Halkevleri bir taraftan ülkede yükselen kirli savaş ortamında ve Susurluk örneğinde olduğu gibi kontrgerilla gerçeğinin ortaya serilmesi sürecinde demokrasi cephesinin önemli bir bileşeni oldu. Diğer taraftan da yaşanan neoliberal dönüşüme karşı ilk refleksi vererek “Parasız Eğitim, Parasız Sağlık” kampanyalarıyla, yoksul emekçilerin hak mücadelelerini ve dayanışma ilişkilerini geliştirmeye çalıştı. İşte bu süreç, özellikle 1996 sonrası atılan adımlar, bu köklü örgütü Türkiye’nin en genç ve özgücüne dayanan dinamik örgütlerinden biri haline getirdi. Neoliberalizmin başta temel haklarımız olmak üzere hayatın bütün alanlarını piyasalaştırma saldırısına karşı mücadele emperyalist kapitalist sistemle halk arasındaki en temel çelişkilerden biri olarak tarif edildi. 2000’ler ortasında Halkın Hakları Mücadelesi olarak tarif edilecek mücadele çizgisi eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, doğananın gasp edilmesine karşı ve bu hakların kamusal bir biçimde sağlanmasını talep eden bir hareket olarak yaşanmaktadır.

82 YILLIK BİRİKİMDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE HALKIN HAKLARI MÜCADELESİNİ BÜYÜTÜYORUZ

Halkın hakları mücadelesini birlikte büyütüyoruz

Bugün AKP eliyle uygulanan neoliberal politikalarla kamu ortadan kaldırılmakta, kamusal haklar yok edilmekte, yeni bir kamu-şirket kamusu inşa edilmekte, halkın tüm yaşamsal hakları metalaştırılmakta, sermaye için yeni kar alanları yaratılmaktadır.

Eğitimden sağlığa, derelerden kentlere kadar tüm kamusal hizmetler/alanlar AKP eliyle sermayeye kar alanı olarak sunulmaktadır. Halkevleri bu azgın neoliberal saldırıya karşı halkın doğal direnme eğilimlerini halkla birlikte örgütlemekte; evimizde, işimizde, yaşamımızın her alanında karşı karşıya kaldığımız saldırılara karşı yeni toplumsal mücadele dinamiklerinin ana kucağı olmaktadır.

Özellikle büyük kentlerdeki barınma hakkı mücadeleleri, sağlık ve eğitim hakkı için yükseltilen sesler, engellilerin talepleri, su, enerji ve ulaşım alanında yaşanan ticarileşmeye karşı yükselen tepkiler, kadınların eşitlik talepleri Halkevleri çatısı altında buluşmaya başlamaktadır. Bunun yanında Halkevleri işçilerin güvencesiz çalıştırılmasına, köylülerin neoliberal tarım politikalarıyla yoksullaştırılması karşısında suyuna, toprağına göz koyan şirketlere karşı mücadelelerinin olanaklarını geliştirmeye çalışmaktadır.

Eğitimin ve sağlığın hak olmaktan çıkarılıp, yoksul halk için ulaşılamaz bir hizmet haline getirilmesine karşı mücadele Halkevleri’nin temel mücadele alanlarından birisi olmuştur. Halkevleri’nde yürütülen yaz okulu çalışması, gönüllü öğretmenlerle çocukları buluşturan, hem eğitimin paralılaştırılmasına, gericileştirilmesine karşı mücadele hem de bir dayanışma faaliyeti olarak, tüm Halkevi şubelerinde hayat bulmaktadır. 

AKP’nin dereleri ve akarsuları bir bütün olarak 49 yıllığına sermayeye devretmesi planı, her su parçasının HES’lerle tahrip edilmesi, sermayenin enerji üretme bahanesiyle doğayı talan etmesi süreciyle birlikte işliyor. AKP’nin sermayeye sunduğu dikensiz gül bahçesi bu kez doğa oldu ancak başta Karadeniz bölgesinden başlayarak ülke çapına yayılan direniş bu planı bozdu. HES’lere karşı doğasını, suyunu, deresini kısacası yaşamını savunan halk, doğrudan direniş eylemleriyle, kimi zaman iş araçlarının önüne yattı kimi zaman mitingler yaptı. Bu direnişlerde yerel bir dinamik olarak Halkevleri yer aldı, derenin, suyun, doğanın savunulması mücadelesinin örgütleyicilerinden oldu.

Kadınların eşitlik mücadelesi, AKP iktidarı döneminde daha da fazla önem kazandı, toplumun gericileştirmesi kadının ikinci sınıf cins sayılması ve bunun ideolojik nosyonlarının açık bir biçimde dile getirilmesi ile sağlanmaya çalışılırken, şiddetin binlerce kat artması AKP döneminin temel özelliği oldu. Eşitlikçi, şiddet karşıtı makyajın altından çıkan gerici, kadın düşmanı maskenin indirilmesi Halkevci Kadınlar tarafından Hüseyin Üzmez’e indirilen şemsiyeyle simgeleşti.

Türkiye’de yükselen yerel hak mücadeleleri, Halkevleri aracılığıyla yurt ölçeğinde yükseltilen “Halkın Hakları Mücadelesi”nde bütünleşmektedir. Yaşamları egemenlerin çıkarları tarafından tehdit edilen herkes için Halkevi çatısı adres olmaya başlamaktadır.

Her yıl parasız yaz okulunda Halkevleri’nde bilimle ve sanatla tanışan çocuklar, Dikmen Halkevi’nde okuma yazma öğrenen kadınlar, Halkevleri’nde gönüllü olarak parasız ders veren yüzlerce öğretmen, Kocaeli depremi sonrası yaralarını Halkevleri’nin kurduğu “yeni yaşam evi”nde saran depremzedeler, Van’da deprem sonrası kardeşliğin köprüsünü “Halkevleri Van Çocuk Evi’yle kuran gönüllü öğretmenler, Filistin’e tonlarca mama göndermemiz için konserlerimize tek bir kuruş almadan çıkan sanatçılar, okul kayıtlarında parasız eğitim hakkını Halkevleri’yle beraber kazanan veliler, ulaşım zamlarını Halkevleri’yle birlikte turnikelerden atlayıp geri aldıran İstanbul-Ankara halkı, barınma hakkı bürolarıyla mahallelerine sahip çıkan yoksullar, halkın içinde halkla birlikte mücadelenin niteliği hakkında fikir vermektedir.

Halkevleri haklarını arayanların, hakları için mücadele edenlerin örgütüdür ama aynı zamanda büyük bir dayanışma örgütüdür. Kadınlardan, gençlere, emeklilerden engellilere kadar farklı toplumsal kesimleryle halkın ilerici dayanışma örneklerini kurar. Halk nerede bir yıkım yaşıyorsa orada Halkevleri vardır. Bunun en son örneği Van’da yaşanmıştır. Halkın yaralarını halkla birlikte sarmak üzere Van depremi sonrası Van’a doğru yola çıkan Halkevciler, ülkenin diğer bölgelerinde de dayanışma kampanyası yürüttü. Halkevleri şubelerinin bulunduğu tüm illerde gerçekleştirdiği dayanışma çalışmaları sonucunda bölgeye yardım malzemeleri ve gönüllüler yolladı. Depremle daha da artan yoksulluk, depremin yarattığı travmalar ve mağduriyetin giderilmesi için yaşamın yeniden kurulmasına yardım edebilecek “Halkevleri Van Çocuk Evi”, Halkevleri ve Van Belediyesi’nin ortak çalışması olarak hayata geçirildi. Daha sonra kalıcı konuta taşınacak olan “Çocuk Evi” deprem sonrası çocukların acil olarak barınma, ısınma, beslenme gibi sorunların ortadan kaldırılması yanında, çocuklara psikolojik destek verilmesi, kendilerini güvende hissedecekleri, sorunlarını ve duygularını paylaşacakları ortamlar yaratılmasının önemine uygun bir tasarım gerçekleşti.

Halkın Hakları Var! Halkın Örgütü Var!

Halkevleri, çoğunluğu hak gasplarını en çok yaşayan yoksul mahallelerde olmak üzere 73 şubesiyle, katılıma açık demokratik iç işleyişiyle, yerellerde yaygınlaşmaya açık örgütlenme yapısıyla, alternatif bir yaşam, eğitim ve kültür kurabilmesine olanak veren çalışma tarzıyla büyüyen bir halk örgütüdür.

Halkevleri’ni hem koca bir çınar hem de ülkenin en genç ve dinamik örgütlerinden biri yapan emperyalizme karşı bağımsızlık, ırkçılığa, şovenizme karşı kardeşlik, gericiliğe karşı aydınlanma, faşizme karşı demokrasi, sömürüye karşı eşitlik, neoliberal kapitalizme karşı haklar mücadelesidir.